BEYKOZ’A MAYA ÇALAN STK ÖSEV…

 

Beykoz İlçesinde Eğitim-Kültür alanında yıllardır yaşanan boş vermişliğe, vurdumduymazlığa karşı ciddi çalışmalar gerçekleştiren bir Sivil Toplum Kuruluşu var ki onun hakkını vermemek elde değil. Hep ilçe gençliğinin nereye gittiğini sorgulamaktayız, hep eğitim seviyesinin niye bir adım öte gidemediğini, İstanbul’da ilçeler bazında neden geri kalındığını konuşup dururuz. İşte bu noksanlıkların giderilip ilenin ileri ilçe seviyesine taşınabilmesi için birçok Sivil Topluk Kuruluşuna görevler düşmekte. Bu alanda en ciddi çalışan birkaç kurumdan birisi de ÖSEV yani İsmail Özseçkin Vakfı. Özellikle Türkiye Okuyor kampanyasına verdiği büyük destek ve  fikir, edebiyat, şiir, sinema dallarında tanınmış isimleri 2 yıldır Kavacık’daki merkezinde ağırlayıp Beykozlularla buluşturan ÖSEV’in etkinliklerini Beykoz Haber olarak takip edip hem programlara dahil olup hem de haberleştirmiştik. ÖSEV’in bu çalışmaları ile ilgili katılımcılardan Fikret Bakkal’ın kaleminden geniş bir ÖSEV değerlendirmesini sizlere aktarmak istiyoruz…

ÖSEV Vakfı, bundan bir yıl önce bir proje başlattı: “Türkiye Okuyor” kampanyası çerçevesinde Beykozlulara kitap sevgisi aşılayarak, onları edebiyatın zengin ve doyumsuz dünyasında yolculuğa çıkarmayı amaçlayan bir çalışmaydı bu. Fikir babası ve fikir annesi olarak vakfın Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Özer Odabaşı ile eşi Fatma Odabaşı’nın başını çektikleri projede hedef, okuma okulu katılımcılarının sekiz aylık bir dönem içinde en az on sekiz kitap okumalarının sağlanmasıydı. Bu, on beş günde “bir” kitap demekti. Karar verildi; Vakfın bursiyerleri başta olmak üzere duyurular yapıldı ve ilk gün, çoğu birbirine yabancı olan farklı yaşlardan katılımcılar bir araya geldiler; masalarına oturdular; karşılarında kendilerine bu yolculukta rehberlik edecek olan ve adeta kendilerinden daha heyecanlı birini buldular!: TÜRVAK Sinema ve Televizyon Okulu’nun müdiresi ve aynı zamanda eğitmenlerinden Sevim Arslan… Bir kitap aşığı, şiir tutkunu. İlk şiiri, onun o sevgi dolu sesinden dinledi katılımcılar. Ve onun yaydığı enerjiye bırakarak kendilerini, nasıl geçtiğini anlamadan bir baktılar ki, aradan bir yıl geçmiş, ikinci dönemlerini de tamamlamışlar!
                           
 
SADECE KİTAP OKUNMUYOR
 
ÖSEV’in Kavacık’taki binasında bir araya gelen katılımcılar, Vakfın kütüphanesinden kitaplarını alarak, okumalarını evlerinde gerçekleştiriyorlar. Bir araya geldiklerinde ise Vakfın kapıları edebiyatın sihirli dünyasına açılıyor: Şiirler, hikayeler okunuyor; okunanlar yorumlanıyor; yeri geliyor, katılımcılar da kendi kalemlerinden kağıda akan cümleleri arkadaşlarıyla paylaşıyorlar. Zaman geliyor, sadece okumak ve konuşmak yetmiyor onlara: Edebiyat ve sanatın seçkin emekçilerini, alanlarında ün yapmış isimlerini konuk ediyorlar; onları anı defterlerinin en güzel sayfalarına not ediyorlar.
 
BEYKOZ’UN ÜNLÜ KONUKLARI
 
Kimler mi geldi Beykoz’a kitap ve şiir okumaya; eserlerini Okuma Okulu öğrencileriyle paylaşmaya? Zeki Alasya…Geldi ve Okuma Okulu öğrencilerine kimsenin bilmediği bir yönünü gösterdi: Sevim Hoca ile birlikte şiirler okudular. Onları düet yaparken görmek, unutulmaz bir anı olarak yer etti hafızalarda. Ona ‘Hüznün Yazarı’ dediler. Ömrünü yazmakla geçirdi. “Cümle özlemlerin ve cümle ayrılıkların” samimi dilli yazarı Selim İleri. Onu da misafir ettik. Sonra şair Yavuz Bülent Bakiler; yazar Cihat Zafer; ”Mazeret yok” diyen kişisel iletişim uzmanı Dr. Şaban Kızıldağ… Şehir Tiyatroları’nın yetenekli oyuncusu Bora Seçkin, o güzel ses tonuyla seslendirdiği Sait Faik hikâyeleriyle, “hişt!” dedi yüreklerimize…Ömrünü şiirine adamış ünlü şair Sedat Umran, ”…Gittiğinde taş atarak denizlerime, halka halka genişleyen anıların kalacak” şeklindeki o unutulmaz dizeleriyle, katılımcıların anılar halkasına katıverdi kendini. 
 

Ünlü tiyatro oyuncusu   Ali  Cağaloğlu, dolu dolu geçmiş o renkli hayatından herkesin nasiplenemeyeceği kesitleri sundu ÖSEV Okuma Okulu katılımcılarına. İçimizden biri oldu, oturdu sıralarımıza, kitabındaki yaşanmış hikâyeleri okuduk birlikte. Bu anılar arasında kimler yok ki?: Adile Naşit, Münir Özkul, Gazanfer Özcan, Altan Erbulak…Genç yaşına büyük başarılar sığdırmış olan senarist/ yönetmen Aybars Bora Kahyaoğlu, imza attığı başarılı filmlerin meydana getirilme sürecini paylaştı katılımcılarla. Senaristliğini yaptığı Pusat, Acı Hayat, Pars Narkoterör, Pars-Kiraz Operasyonu gibi filmlerin kamera arkası hatıraları… Usta şair Necip Fazıl Kısakürek’in hayatını anlatan belgesel filmin yönetmenlik süreciyle ilgili anıları ve bu belgeselin Okuma Okulu öğrencileriyle paylaşılması…Şair ve yazar Hilmi Yavuz, ‘Zaman, kardın kendini küredin’ derken; ÖSEV katılımcıları ne kadar şanslı olduklarını bir kez daha hatırladılar. Çünkü, onlar önlerindeki karları kürer ve ileriye doğru yol alırlarken, zamanı en iyi şekilde değerlendirdiklerini biliyorlardı.
 
DAHASI VAR!
 
Evet, konuk olarak daha fazlasını saymak mümkün: İki ufak çocuk, Emir ile Hasan, Afganistan’ın çatışmaları içinden yüreklerimize sığınarak, dostluğun ne mene bir duygu olduğunu hatırlattılar bizlere ve tabii ki, vicdanın… Beykoz çayırını gezdik, kitapların satırlarında; çayırın bir köşesine gizlendik ve Mehmet Rauf’un şansız aşıkları Suat ile Necip’i uzaktan seyrettik! Aytmatov’un Cemile’si, kaçarken sevgisinin peşinden; Bayan Agatha Christie, tavus kuşu cinayetinin ip uçlarını fısıldadı kulaklarımıza; “Ben sana mecburum bilemezsin” derken Attila İlhan, diğer bir şair Şemsi Belli, arı olmak istiyordu ‘o kızın’ boynunu sokabilmek için!… Füruzan, parasız yatılı imtihanının heyecanını duyururken bize; Murathan Mungan’ın kadından kentlerini gezdik bir yandan. “Sevmek, ne uzun kelime!” derken Cemal Süreya; “Kalk haydi, ebediyen uyuyacağız zaten!” diyordu Hayyam… Kısacası, her birimiz, raflara ellerimizi uzattık; kendi kahramanımızı seçtik; yürek evlerimize buyur ettik. Burada sayamadığım daha nice kahraman, heyecanlı hayat hikâyeleriyle; hüzün ve mutluluklarıyla Okuma Okulu’nun misafirleri olarak Beykoz’daydılar.
 
BÜROKRAT DESTEĞİ
 

İlçemizin eski kaymakamı Cengiz Gökçe ile verilmeye başlanan destek, şimdiki kaymakamımız Aydın Ergün ve eşleri tarafından artarak devam ettirildi; kendilerini gülen yüzleriyle hep yanımızda gördük. İlçemiz Milli Eğitim Müdürü Neşat Yayla da dahil olmak üzere Okuma Okulu’na destek veren Beykoz emektarı bürokratlarımız, katılımcı ruhlarıyla hep yanımızdaydılar.
                                
HERŞEYİN BİR SONU VAR
 
Evet, “Gün, akşamlıdır” dediği gibi şairin; bu birlikteliğin de sonu var elbet. Yalnız bu seferki, tekrar başlamak üzere verilen bir son! Bir “ara”! Yalnızca ikinci dönemin bitişi! Yeni dönemde, yani Ekim ayında, tekrar bir araya gelmek ve daha nice konukları ağırlamak üzere 28 Mayıs’ta son kez bir araya geldi ÖSEV katılımcıları. Yalnız, bu kez toplandıkları yer, alışageldikleri mekân değildi. ÖSEV’liler, bu sefer Beykoz Omurilik Felçlileri Derneği (O.F.D.)’nin konuğu oldular. Katılımcılar, bünyelerinde kendilerinin de bir okuma gurubu olan OFD’lilerle birlikte, her iki okuma okulu ile ilgili anılarını paylaştılar; şiirler okudular ve bir dönemi daha birlikte kapadılar. Bu özel akşamda, ÖSEV Okuma Okulu’nun hocası Sevim Arslan, çok sevdiği bir şiiri paylaştı öğrencileriyle. İngiliz şairi William Wordswoth’a ait bu dizeler bakın ne diyor:
 
“Sararan çiçeklerin güzelliğini,
Solan çiçekerin yeşilliğini,
Hiçbir şey geri getirmez.
Fakat herşeye reğmen
Hayat üzülmeye değmez.”
 
İMKÂNSIZA AZ KALDI”
 
OFD’nin Ortaçeşme’deki şubesine gidenler, derneğin duvarlarında asılı duran şu levhayla karşılaşacaklardır: “Zoru başardık; imkânsıza az kaldı.” Bu, gelişigüzel şekilde, yani laf olsun diye asılmış bir motivasyon yazısı değil. Onlar, birlikten güç yaratabilmek için, var güçleriyle kendilerinden sonrakilere yol açabilmek için zorlu adımlar atıyorlar. O nedenle onlar için “imkânsızı başarmak”, neden imkânsız olsun?
OFD’nin güzel binasında yaptığı konuşmada Dr. Özer Odabaşı, zamane insanının yalnızlaşması olgusuna vurgu yaparak, “Yalnızlaşmak insanın en büyük sorunu. Dışa doğru büyürken, içe doğru fakirleşiyoruz” dedi. Odabaşı, Okuma Okulu’nun insanları zenginleştirerek, bu yalnızlaşma duygusunu yok ettiğini söyledi ve ekledi: “Bizim göle çaldığımız maya Beykoz’da tuttu!” Omurilik Felçlileri Derneği (OFD)’nin her Çarşamba günü gerçekleştirdiği Okuma Okulu’nın hocası, edebiyat öğretmeni Adnan Ustabaş ise, katılımcılarla her bir araya gelişte ruhunu sanat ve edebiyata teslim ettiğini ve bu şekilde ruhunun temizlendiğini hissettiğini söyledi. Ustabaş, Beykoz Kaymakamı Aydın Ergün ile eşleri Necla Hanım’ın kendilerine her zaman destek olduklarını da hatırlattı.
 

Necla Hanım ise yaptığı konuşmada, Sevim Arslan’ın zaman zaman duygulanarak şiirlerini okuduğu anlara atıfta bulunarak: “ Karşımda bir aile görüyorum. Anne yavrularından ayrılacağı için üzgün. Ama eminim karşılığını aldığı için mutlu” dedi. ÖSEV Okuma Okulu’nın fikir anası Fatma Odabaşı da, proje aşamasında hedeflediklerini büyük ölçüde başarmış olmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek, bir aile olmanın, yeni dostlar kazanmış olmanın büyük sevincini yaşadığını belirtti.
 
KATILIMCILAR NE DEDİLER?
 
İşte, bu veda akşamında duygularını dillendiren katılımcılardan sadece birkaçının sözleri:
Kübra Hanım (ÖSEV): “Şiiri severdim; ÖSEV’e geldim, daha çok sevdim. Yüreğime iyi geldi!”
Adem Bey (OFD): “Ortam zaten herşeyi anlatıyor. Fazla söze gerek yok ki!”
Asım Bey (ÖSEV): “Çok mutluyum.”
Ahmet Bey (ÖSEV): “Okumayı çok sevmeme rağmen, yazamıyordum. Şimdi şiir yazıyorum. Bu olduysa Okuma Okulu sayesinde oldu..”
Serkan Bey (ÖSEV): “ Bir spor çantam var. Daha önceleri içinde sadece eşyalarım olurdu. Şimdi bir boşluk bulup, kitap sıkıştırıyorum. Bir arkadaşımın dediğini tekrarlamak istiyorum: ’Biz ÖSEV’den sadece burs kazanmamışız; bir aile kazanmışız!’ ”
Gülsen Hanım (ÖSEV): “Okuma Okulu benim sevincimi çoğalttı!”
Ayşenur Hanım (ÖSEV): “Hiç kitap okumazdım. Ama şu anda çantamda bir kitap mutlaka bulunuyor.”
Oruç Bey (OFD): “Okuma Okulu’nda çok güzel anılarımız oldu; bilmediğimiz şeyleri öğrendik. Şiirlerde ben de kendimden bazı şeyler buldum. Okumaya özen göstereceğim.”
 
OFD Başkanı Serap Beşer, duygulandığı ve OFD katılımcılarına ve ÖSEV’den gelen misafirlerine teşekkür ettiği konuşmasında ayrıca bir ricasını da dile getirdi: ÖFD ile ÖSEV’in bir sonraki dönem yani sonbahardaki açılışını -aynen kapanışta olduğu gibi- yine birlikte ve ÖFD’nin merkezinde yapmak.
 
SİZ BEYKOZLULAR!
 
Beykoz’da güzel şeyler oluyor: Sanat adına, umut adına. Satırlarımdan da anlaşılacağı gibi, gözlemci sıfatıyla bu akşama tesadüfen katılmış biri değilim. Başından beri ÖSEV Okuma Okulu’na katılmış bir aile ferdiyim! Yazıma, Sevim hocamızın her iki okuma okulunun da sezon kapanışını yapan konuşmasına atıfta bulunarak son vermek istiyorum: Hazreti Mevlana’nın Şems’in geliş haberiyle coşan bir ruh haliyle kaleme aldığı bir şiirde son mısra şu şekildedir: “…Bak işte o güzel günler yola çıkmış geliyor.” … Tek birşey var içimizde kaybetmememiz gereken: Umut. Hep birbirimizi kucaklayarak, el ele, sırt sırta vererek yaşamak gerek… Bireyleri çoğalan bir aile olarak hep bir arada olmak dileğiyle!” Yollardan korkmayan cesur yolculardan ve Her yol başında güzellikler bekleyen umutlu insanlardan olabilmek umuduyla 
 ÖSEV ve O.F.D ile birlikte güzel yolculuklara, sevgili Beykozlular!